Aşı randevusu peşinde!
Son bir buçuk yıldır Kovit19 ile yatıp onunla kalkıyoruz. Hayatımızda bir girdi çıkacağı yok insafsız virüsün.. Popülerlikte dünyada birinci, günlük haberlerin, tartışma programlarının, en başta gelen konusu o oluyor, başka şey konuşamaz olduk. Üyesi olduğum bir grup var bu konuda konuşmak yasak, adı bile geçmiyor, en azından kısa bir süre farklı konulara yöneliyoruz, o yokmuş gibi davranıyoruz.
Diğer yandan Kovit19 virüsü bulaşıp da hasta olanlar artık uzakta, haberlerde verilen istatistiklerde değil yanı başımızda, çevremizde tanıdıklar, arkadaşlarımız, onların arkadaşları hastalandı. Bazıları bunu alıp hiç hissetmeden başkasına bulaştırırken bazıları grip gibi bir kaç ateş dürücü ile biraz dinlenerek ayakta atlatıyor ama hastanede yoğun bakımlara kaldırılanların sayısı da az değil, tedavinin işe yaramadığı ya da geç kalınan vakalar ne acıdır ki aramızdan, sevdiklerinden ansızın ayrıldı, kötü haberler her gün gelmeye devam ediyor.
Dünyanın başına 2019 da bela olduğundan Kovit19 adını alan bu virüsle mücadele en büyük silah olarak görülen aşıların hazır olmasıyla insanlık derin bir nefes aldı.
Çin, Rusya, İngiltere, Almanya kendi aşılarını üreterek piyasaya sürdü. Ortada bir virüsle savaş varken bir de aşı savaşı başladı. Kimin aşısı en etkili, en zor soru bugünlerde? Klasik yöntemle yapılan mı son teknoloji kullanılarak geliştirilmiş mrna aşıları mı? Yan etkileri, uzun vadede olası yan etkileri, takip edilemeyen yan etkileri, her yerde her gün doktorlar, bilim adamları kafa yorup bu konuları anlatıp duruyor, bilmeyenimiz kalmadı !
Diğer taraftan Kovit19 aşısının çok kısa sürede üretilmesi ve gerekli faz’ larının tamamlanması, güvenirlik, koruyuculuk gibi sebeplerle aşılara mesafeli olanlar olduğu da bir gerçek. Sağlık Bakanlığı bu gruba girenler için aşı ikna tim’leri oluşturacakmış!
Benim anlatacağım hikaye ise aşı olmayı dört gözle bekleyen birisinin başına gelen Aziz Nesin’lik bir hikaye.. Bilindiği gibi ülkemizde de Çin yapımı Sinovac’la başlayan aşılama programı Alman Biontek’in de programa eklenmesiyle devam ediyor. Önce birine mecburken şimdi en azından seçeneğimiz var. Seçeneğin olması çok iyi de karar vermeyi zorlaştırabiliyor.
Bir Afrika ülkesinde çalışan eşim orada çoğunlukla maske mesafe kurallarına uyulmadığından “Hangi aşıyı bulsam hemen yaptırırım” diyen kararlı gruptandı. Bununla beraber Ebola ile mücadele eden dünyanın o kısmında hijyen hep gündemdeymiş. Mesela ofislerde ve halka açık çeşitli mekanlarda dışarda bulunan dezenfektanla eller mutlaka temizlenir içeri öyle girilirmiş, Kovit’ten önce de bu böyleyken bugünlerde en etkili yöntem hala o olsa gerek.
Tesadüfen kendisinin izinde olduğu ve geri dönmesine bir kaç gün kaldığı sırada şansından yaş sırası geldi. Haberi duymakla hemen aynı akşam e-nabıza girip gelen mesajı tıklamamız ve heyecanla randevu talebini oluşturmaya çalışmamız bir oldu. Bilgisayar okur yazarı olsak da bu randevu sistemiyle başa çıkmak deveye hendek atlatmaya çalışmak gibi bir şey.
O vakitler yani kısa bir süre önce Sinovak da bir seçenekti ki Aile Hekimine yönlendirdiği için nispeten randevusu kolaydı. Alman aşısı Biontek’i seçmekte tutturmasaydık sistemin başımıza çorap gibi ördüğü o kadar gereksiz olayı da yaşamamış olacaktık.. Her neyse olan oldu bitti de maksat tarihe not düşmek!
Alman aşısı sadece hastanelerde yapıldığı için randevu sisteminde önümüze bir kaç hastane seçeneği geldi. Epey uzakta olan ve büyüklüğü ile gözümüzü korkutan şehir hastanesi yerine merkeze ve evimize en yakın olan hastaneyi seçtik. Ama sistem inatla bizi o hastanenin semt polikliniğine yönlendirdi. Sistem bizden akıllıdır vardır bir bildiği dedik ve önerilen semt polikliniğine randevumuzu hemen ertesi sabaha oluşturduk..
İçimiz rahat uyuduk ama sabah aklımdan “bir de aşı hattını arayıp canlı birisiyle konuşup teyit etsem düşüncesi” geçmedi değil. Sabah telaşı bu düşüncemi unutturdu, çocuğu okula bırakıp 10.00 daki randevumuz için düştük yollara.
Randevu merkezimize vardığımızda ortalığın sakin sessiz olması, sırada bekleyen kimsenin olmamasının uyandırdığı şüphe ve tereddütle ve fakat randevumuz olmasının verdiği güvenle hemşire odasına girdik. Cep telefonlarıyla bir hayli meşgul iki arkadaş bizi görünce şaşırdı, aşı randevumuz olduğunu söyleyince daha da şaşırdı.
“Bugün bizde aşı yok yanlışınız olmalı “ diyerek bu kez bizi şaşkınlığa düşürmezler mi!.
Haydii, randevumuz olduğuna onları ikna etmeye çalışmanın boş olduğunu fark edince derhal cep telefonundaki randevu mesajını gösterdik. Bu kez şaşırma sırası yine onlardaydı, baktılar, gördüler ve hep birlikte şaşırmaya devam ettik. İki taraf da haklı olmasına haklı ama ortada da bir sorun vardı! Önce neden öyle olduğunun, durduk yere bize o merkeze hem de aşı olmadığı güne randevu verildiğinin cevabını arıyorduk birlikte..
Hemşireler “Böyle durumların zaman zaman yaşandığını, sistemin bazen kafasının tasını attığını kendisini yenilediğini ve o arada kullanıcıların başına böyle çoraplar örebildiğini” söyledi. En azından yalnız olmadığımızı bilmek biraz rahatlattı ama onlara “ ablacığım bakın buraya kadar gelmişiz, mağduruz, hadi n’olur aşımızı yapın da gidelim” diye ısrar etmekte faydasız görünüyordu.
Neyse ki çözüm önerileri son derece mantıklıydı ve tavsiyelerine uyduk. Dedikleri gibi dolmuş yerine 10 tl ancak tutar dedikleri bir taksiye atlayıp doğru Numune hastanesine gittik. Taksi şoförü “ emin misiniz o hastane kapandı” diye uyarsa da biz emindik. Söylediklerine göre aşı uygulamasında sadece orada randevu almadan her gelene aşı yapılıyormuş. Taksi 20 tl tuttu ama aşı merkezinin gayet sakin görünmesi bizi umutlandırdı. Dışardaki masaya konulmuş olan onam formunu alıp dolduran direk giriyordu. Formumuzla sırada beklerken 3-4 kişi vardı önümüzde ve şansımıza inanamıyorduk. 10 dk sonra çağırdılar içeri girdik, ben de eşime eşlik ediyordum..
İki kat maske ve yüzüne taktığı korumalığın ardından zorlukla duyduğumuz Doktor Bey’in sorduğu sorulara verdiğimiz yanıtların onanmasının ardından işte tam da aşı masasındaydık, aşı olmaya ramak kalmıştı. Kimlik bilgilerini soran hemşirenin “ama sizin bugün randevunuz yok, sistemde adınız çıkmıyor” demesiyle bir irkildik ama bunu bekliyorduk. Çünkü diğer merkezdeki hemşireler bu soru gelirse buradan gönderdiğimiz söyleyin, sonuçta bir randevunuz var ama farklı yerde, sistemde randevunuzu görürler” demişlerdi.
Bütün hikayeyi baştan sona hızla anlattık, biliyorduk bize aşı yapacaktı, öyle demişlerdi. “İmkansız” dedi hemşire hanım, randevunuz yoksa yapamayız. Evet önceden öyleydi, yapabiliyorduk ama iki gün önce gelen yeni genelgeyle her şey değişti, üzgünüm artık yapamıyoruz! Çok kesindi sözleri. Ama benim hemen kabullenmeye niyetim yoktu, ikna gücümü kullanmaya kararlıydım, elimden gelen bütün teknikleri kullandım; mağdur, haklı, haksızlığa uğramış, sistem kurbanı, yorgun, emekli, kibar, bilumum teknik işe yaramadı. Hemşire Nuh dedi de peygamber demedi. Konuştuklarımıza uzaktan kulak misafiri olan sorumlu hemşirenin içi sızlamış olmalı ki yanımıza gelerek “bizi anladığını ama sistemin işleyişi gereği gerçekten yardımcı olamayacaklarını” söyleyerek en azından yol gösterdi.. Çaresiz çıktık, eve gidip yeni bir randevu almalıydık. Ancak merkezden ayrılmadan önce hemen 182 aşı Çağrı Merkezini arayıp şansımızı denemek istedim. Belki o güne bir yer vardır diye düşünerek.. Hattı düşürmek bir mesele, düşürünce karşımıza çıkanlar ayrı bir mesele..
TC kimlik numarasında hata var deyip arama sonlandırılınca yüreğimin sesini dinledim ve biraz önce bizi anlayan anlayışlı Derya hemşirenin yanına tekrar gittim. Durumu bir kez daha anlatıp yardım istedim. Bu kez işe yaradı, yardım etti ama anca iki gün sonrasına randevumuzu oluşturabildi. En azından randevu almayı başarmış olarak minnet duygularıyla ayrıldık hastaneden..
İki gün sonra da aynı hastaneye gidip o kadar emek vererek randevu aldığımız aşıyı yaptırdık. Afrika’daki görevine giderken bir doz aşısını yaptırmış olmanın verdiği güvenle içi biraz da rahattı.
Bana gelince aşı sıram bu olaydan kısa bir süre sonra geldi ama bu kadar tantanadan sonra elim varmıyor bir randevu daha oluşturmaya!
Gülseren Tozkoparan Jordan
30 Mayıs 2021